AFFETMEK

AFFETMEK

Affetmek acı verici duyguların sizi tüketmesine izin vermemektir. Hiddet ve intikam duygularından arınmaktır. Bizi inciten insanlar, olaylar, tavırlar ve davranışlar olacaktır

Affetmek ne unutmak ne göz yummak ne görmezden gelmek ne de mazur görmektir.

Affetmek, hoş görmek, özür dilemek, anlayışlı olmak ruh sağlımıza ve beden sağlığımızı da geleceğimize yapabilecek en önemli karardır.

Bağışlamak önemli bir yaşam desteği, güçlü bir stres gidericidir. Kızgınlık, öfke ve hırçınlık uzun sürerse; kalp krizlerine, felçlere neden olmakta, kan basıncını ve şekeri yükseltmektedir.

Affetmek uzun ve sağlıklı yaşamak için önemli bir adımdır.

Affetmek insanlar için çok önemlidir. En yüce duygulardan birisidir. Kendine güvenmenin ve gücün temsilcisidir. Affetmek kendi hatalarımızı kabullenebilmeyi gösterir. Kişiliğin olgunlaşmasının göstergesidir. Affetmek ruhun temizlemesi anlamına gelir.

Murat Ertan “Zihin ne ile beslenirse ona göre sonuçlar verir.” Demektedir. Affetmemek insanın kendisine zararlıdır. Affetmek insanı yüceltir. Kendimizi ve sevdiklerimizi affedelim.

Kendimizi nefretin esiri olmaktan kurtarmalıyız.

Ağaçlar hiç kavga etmiyor. Bizde istersek dostça yaşayabiliriz…

Konumuzu güzel bir öykü ile bitirelim.

AFFIN ERDEMİ

Bir gün trenle seyahat eden birisi, tesadüfen son derece huzursuz olan genç bir adamın yanına oturmuş. Bir sure sonra, genç adam, uzak bir hapishaneden yeni çıkmış bir mahkûm olduğunu açıklamış. Mahkûmiyeti ailesine o kadar utanç vermiş ki, ziyaretine gelmedikleri gibi mektup da göndermemişler.

Fakir oldukları için seyahat edemediklerini, cahil oldukları için mektup yazamadıklarını umuyor; her şeye rağmen kendisini affetmiş olmalarını hayal ediyormuş. Ailesinin işini kolaylaştırmak için, onlara mektup yazarak, trenin kasabanın eteklerindeki çiftliklerden geçtiğinde bir işaret koymalarını söylemiş.

Ailesi kendisini affetmişse, raylara yakın bir elma ağacına beyaz bir kurdele bağlayacaklarmış. Eğer kendisinin geri dönmesini istemiyorlarsa, hiç bir şey yapmayacaklar, o da trende kalıp Batıya gidecek, belki de bir serseri olacakmış.

Tren, kasabasına yaklaşırken heyecanı o kadar artmış ki, pencereden dışarı bakmaya cesaret edemiyormuş. Kompartıman arkadaşı kendisiyle yer değiştirip onun yerine elma ağacına bakacağını söylemiş.

Bir dakika sonra, genç mahkûma “Şuraya bak” demiş. Her şey yolunda, “bütün ağaç bembeyaz kurdelelerle bezenmiş”. Genç insanın, göz pınarlarında biriken yaşlarla gözleri parlıyormuş. O anda ömrünü zehirleyen acılar, adeta dağılmış, kaybolmuş, yerini sevgiye ve özleme bırakmış.

“Affetmezseniz sevemezsiniz, sevgisiz hayat da anlamsızdır”                                                          

 

MURAT ERTAN

EĞİTİM BİLİM UZMANI

İLETİŞİM UZMANI