DÜŞÜNÜRLERDEN AKIL ÖĞÜTLERİ

iletisim@muratertan.com.tr

KUAN TZU’DAN ÖĞÜTLER

Bir yıl sonrasıysa düşündüğün, tohum ek;

Ağaç dik, on yıl sonrasıysa tasarladığın;

Ama düşünüyorsan yüz yıl ötesini, halkı eğit o zaman…

Bir kez tohum ekersen, bir kez ürün alırsın.

Bir kez ağaç dikersen, on kez ürün alırsın,

Yüz kez olur bu ürün, eğitirsen toplumu.

Birine bir balık versen, doyar bir defa;

Balık tutmayı öğret, doysun ömrü boyunca…

Kuan-Tzu (MÖ 1000) ÇİN

LAO TZU’DAN ÖĞÜTLER

Bu öğretinin ilk kuralı ayırım yapmama erdemidir. Hak edeni kolla; onunla eşit düzeyde hak etmeyeni de kolla.
Tüm varlıkları kucaklamak; dişi ve erkek, kendisi ve başkası, yaşam ve ölüm konusunda ayrım kavramından kendisini uzak tutmak demektir. Ayrım Tao’nun doğasına aykırıdır. Husumet ve ayrımcılığın önünden giden kişi her şeyle uyumlu bir bütünün içine girer.
Ancak Mükemmel Yol daima kelimelerin ve düşüncelerin ötesindedir. Sadece eşyanın birliğinin farkına var, o kadar.
Dünyanın beğenisini kazanmak isteyen kişinin yapacağı en güzel şey: Büyük bir hazine yığmak, daha sonra onları olduğu gibi dağıtmaktır. Dünya ona hazinesinin büyüklüğü ölçüsünce beğeni sunacaktır.
Bir koku diğerinden üstün müdür? Bu lezzeti mi tercih edersin, yoksa şu duyguyu mu?
Amelin kutsal da yaptığın iş kutsal dışı mı? O halde aklın ayrılmıştır; kendinden, birlikten ve Tao’dan. Aklını bölünmelerden ve sınırlandırmalardan uzak tut. Aklın bağımsız, basit ve sakin ise her şey uyum içinde var olabilir ve sen derin hakikati algılamaya başlarsın.

* Lao-Tzu, Bilinmeyen Öğretiler, Kaknüs Yayınları, İstanbul, 1999.

KONFÜÇYÜS’ÜN ÖĞÜTLERİ

Bildiğini bilenin arkasından gidiniz,

Bildiğini bilmeyeni uyandırınız,

Bilmediğini bilene öğretiniz,

Bilmediğini bilmeyenden kaçınınız…

Konfüçyüs

*Murat Ertan, Tarihi Sözler Antolojisi, s.71, Afşar Matbaası, Ankara, 2010.

KONFÜÇYÜS’E GÖRE EĞİTİMLİ İNSANLAR

Eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır:

Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler.

Dinlediklerinde, iyi duymayı düşünürler.

Görünüşleri bakımından sıcak olmayı düşünürler.

Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler. Konuşmalarında doğru olmayı düşünürler.

İşlerinde ciddi olmayı düşünürler.

Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler.

Öfkelendiklerinde, sorunları düşünürler.

Kazancı gördüklerinde, adaleti düşünürler.

* Murat Ertan, Başarı ve Motivasyon Öyküleri, Fark yayınları, Ankara, 2018.

SUN TZU’DAN ÖĞÜTLER

Karmaşa düzenden, korkaklık cesaretten, zayıflık güçten doğar.
Düzenine fazla güvenirsen, düzensizlik doğar. Gücüne ve cesaretine fazla güvenirsen, zayıflık ve korkaklık doğar.
Düşmanlarını hafife alan ve tek başına bildiğini okuyan birisi, kaçınılmaz olarak küçük gördüğü değerlerine esir düşer.
Mükemmellik, her savaşta çarpışarak kazanmak değildir. En iyi strateji savaşmadan kazanmaktır.
Ben savaşırken herkes taktiklerimi görebilir; ama hiç kimse asıl zaferin kaynağı olan stratejiyi göremez.
Nehir kenarında yeterince beklersen, düşmanlarının cesetleri yüzerek gelir.
Yakınına saldırmak üzereyken uzağa; uzağa saldırmak üzereyken, yakınına gidiyormuş gibi hareket et.

SOKRATES’İN ÖĞÜTLERİ

Kendini bil…
Kendini tanı…
Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değer olamaz.
Erdem bilgidir.
Erdem mutluluk amacının aracıdır.
Bütün bildiğim, bir şey bilmediğimdir.
Dostluk, iki vücutta yaşayan bir ruh, iki ruhta yaşayan bir vücuttur.
Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Onun eseri hem her şeydir ve hem de hiçbir şeydir.
Bir yargıçta şunlar bulunmalıdır: İyi niyetle dinlemek, akıllıca karşılık vermek, ayık olarak düşünmek, tarafsızca karar vermek.
Hâkimin fazileti doğruyu görmek, hatibin fazileti de doğruyu söylemektir.
Hiç kimse bilerek günah işlemez, bu bakımdan insanları eksiksiz erdemli kılmak için gerekli olan yalnızca bilgidir.
Söylenen söz, atılan ok gibidir; onu geri çevirmeye güç yetmez.

EFLÂTUN’UN ÖĞÜTLERİ

Düşünmek, ruhun kendi kendisiyle konuşmasıdır.
Bir şey gerçeğe ne kadar yakın olursa o kadar aydınlık olacaktır.
Yasalarda düşüneceğimiz tek şey, bizi erdeme götürüp götürmediğidir.
Yaşama yön veren ve düzenleyen akıl olursa, insan kendini hep güçlü bulur.
Kim erdemli ve doğru ise o mutludur.
Gerçek bilgeliğe matematik öğrenmeden varılamaz.
Çocuklara, babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.
Erdem, iyiyi elde etme gücüdür.
Fenalıkların ilki ve en büyüğü, haksızlıkların cezasız kalmasıdır.
Konuşma, insanın aklını kullanma sanatıdır.
Bütün şeylerin kendisiyle değiştirilebileceği tek bir geçer akçe vardır: bilgelik.
Ölümlü kimse olarak değil de ebedi kalmak istiyorsan ilim öğren, zira o ölümsüzlük suyudur.
İlim sahibi olmayanda hünerden, hayâ sahibi olmayanda saadetten eser yoktur.
Kimde ilim yoksa işi kötüye gider, ilimsiz kimse daima aşağılanır.

ARİSTOTELES’İN ÖĞÜTLERİ

Akıllı insan, düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söyleyeceği her şeyi düşünerek söyler.
Bilim, iyi zamanlarda servet, kötü zamanlarda bir sığınak ve iyi bir yol göstericidir.
Okumuşların cahillere üstünlüğü, dirinin ölüye üstünlüğü kadar üstündür.
Eğitimin kökleri acı, ancak meyveleri tatlıdır.
Doğru sözlülük, tok sözlülükle yapma bir açık gönüllülük arasında bulunur.
Hiç kimse rastlantıyla veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz.
Sanat, gerçeğin öykülenmesidir ve üç etkisi vardır: eğlendirir, eğitir, arıtır.
Güven olmadan dostluk olmaz, güven de ancak zamanla oluşur.
Umut, insanı uyandıran bir rüyadır. Umut uyanık insanın rüyasıdır.
İradene hâkim, vicdanına tutsak ol.
İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme.
Mutluluk, doğru ve güzel düşüncelerle düşünebilmeyi bilmektir.

MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RÛMİ’NİN ÖĞÜTLERİ

MEVLANA’NIN YEDİ ÖĞÜDÜ

Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurlarını örtmede gece gibi ol.

Alçakgönüllülükte toprak gibi ol.

Öfke ve kızgınlıkta ölü gibi ol.

Hoşgörü konusunda deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, Ya da göründüğün gibi ol.

MEVLANA’DAN ÖĞÜTLER

İnsanoğlu edepten nasibini almamışsa, insan değildir. Esasen insanla hayvan arasındaki fark da edeptir.
Gözünü aç, Allah’ın kelamına bir bak, bütün Kur’an, ayet ayet edepten ibarettir.
Bu denizde ne ölmek var bize ne gam, ne dert, ne keder. Bu deniz alabildiğince muhabbet bu deniz iyilikten cömertlikten ibaret.
Her an kendini gör gözetirsen adaleti de görürsün yüceliği de…
Sevgiden bulanık sular, arı duru bir hale gelir. Sevgiden dertler şifa bulur.
Sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.

NASREDDİN HOCA’NIN ÖĞÜTLERİ

Doğru söyleyip zincire vurulmak, yalanla zincirden kurtulmaktan iyidir.
Sabretmeyi bilen her zaman amacına ulaşır…
Herkes kendi için dürüst olursa, yanlış yola sapanlar yalnız kalır ve cezalarını bulmuş olur…
Namusuyla çalışan, doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayan insanlar, başkalarının yanında ezilip büzülmezler…
Eğlence, mutlu eder; ancak gerçekler insanı olgunlaştırır…
Başarılı kimseler toplum içinde güç ve söz sahibi olur.
Umut, yaşanması zor olan bu dünyada insanları ayakta tutan bir duygudur…
Erken davranma, vakit ilerlemeden işe girişmedir. Ömrümüz zamanla savaşarak geçiyor…
Doğruluk her an meyve veren bir ağaçtır.
Çocuk yetiştirmek zor olduğu kadar büyük sorumluluk getirir. Çocuklar kötülük bilmeyen düşündükleri gibi konuşan masum yaratıklardır.
En ileri seviyeden öğretmenler bilgilerini sessizlik içinde verirler.
Doğrudan deneyim, tüm bilgi edinme yollarının en yükseğidir. Diğer bütün yollar parçalardan ibarettir.

HACI BEKTAŞ-I VELİ’DEN ÖĞÜTLER

Bir olalım, iri olalım, diri olalım.
Eline, beline, diline sahip ol!
İki nesne en büyüktür: Bilgi ve yumuşaklık.

Bilgi ile doğruya yol görünür, yumuşaklık ile insanlara katlanılır.

İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
İslam’ın temeli ahlak, ahlakın özü bilgi, bilginin özü akıldır.
Marifet, nefsi silmek değil, bilmektir.
Mülk âlimin şeytanıdır.
Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine…
Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et.
Nebiler veliler insanlığa Tanrının hediyesidir.
Mürşitlik, alıcılık değil vericiliktir.
Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
Murada ermek sabır iledir.
Gönlünü teklik (tevhid) suyu ile beslemeli.
Sözlerinde, amellerinde ve davranışlarında doğru olmalı, vücudunu gerçek özne ile var etmeli; Allah’ın adını anmayı dilinden düşürmemelidir. Gönlünde Allah adını anmaktan başka şeyler olmamalı.
Her kim kendini bilirse, şüphesiz Rabbini de bilir.

YUNUS EMRE’DEN ÖĞÜTLER

İçinde tereddütler yaşarsan başarılı olamazsın.
Atılan ok geri dönmez.
Yaptığımız herhangi bir şeyin dış biçiminin gerçekte bizim içsel durumumuzun bir ifadesi olduğunu bilmeliyiz.
Fiziksel güç isteyen işlerle uğraşmak nefsimizin yenilmesini kolaylaştırır. Böylece içsel varlığımız mükemmelleşir.
İnsanın alnı açık dolaşabilmesi için her şeyden önce adaletli olması gerekir.
Her düşüş bir öğreniştir.
Sahip olduklarının ve çevresel koşulların esiri olmayan kişi niyet etmenin manasını anlar ve sade bir hayat yaşar. Aydınlık yolda ilerleyen kişi de vermek için yaşar almak için değil.

“Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen”

ALİ SEMERKANDÎ (K.S). ÖĞÜTLERİ

“Niyet hayır, akıbet hayır”
“Düşünmek en yüksek ibadettir”
“Yeryüzü ve gökler adâletle sayesinde ayakta durur ”
“Adalet bütün erdemlerin başıdır”
“Dünya cam eşya gibidir, hemen kırılır, yolcunun azığı gibidir hemen tükenir”
“Yöneticilerin Kötü muamelesine sabret, diren ve onlardan yüz çevir.”
“A’raf (Cennet Cehennem arasındaki yüksek yer) bunun böyle isimlendirilmesi, herkesin nasıl bir sonla karşılaşacağını çok iyi bilmesindendir.”
“Ümmetimden bir takım kimseler şarkıcı kadınlarla çalgı üzere gecelediler. Sabah maymun ve domuza çevrildiler.”
“Marifet nurunla kalbimi doldur. Beni hedefi hak, maksudu hidayet olanlardan kıl.”
“Sabır, nefsi haram ve mubahlara hapsetmektir.”
“Doğru olan yolda yürüyen kaplumbağa, eğri yolda koşan attan başarılıdır.”
“Cihan bağında ey akıl budur makbul insu cin,

Ne senden kimse incinsin ne sen kimseden incin.”

“Balık suda yaşar su nedir bilmez.”

HACI BAYRAM VELİ’NİN ÖĞÜTLERİ

Konuşurken bağırarak konuşma, hatta yüksek sesle bile konuşma.
Bir âlimin, devlet başkanıyla içli dışlı olması iyi değildir. Bu kişilerin hırsız olduklarını bilin.
Devlet adamlarıyla kurduğunuz münasebetler, ateşe olan yakınlığınız kadar olsun. Uzakta durun ve ısınacak kadar yaklaşın.
Helalinden kazanıp cömertçe fakirlere veriniz.
Ayıp ve kusurlarını gördüğünüz arkadaşlarınız ve komşularınızın sırlarını ifşa etmeyiniz. Çünkü gördüğünüz bu sırlar size emanettir. Emanete hıyanet ise çirkin bir harekettir.
Âlim ve velilerin kabirlerini ziyaret ediniz. Zira o büyük şahsiyetler, kendilerini ziyaret edenlere şefaat ederler.
Hiddet ve kin, hakikatleri gören gözleri kör eder. Öfke, iyi düşünmeyi daraltır, yanıltır.
Emaneti koruyunuz. Zira din de size emanettir, beden de.

LEO TOLSTOY ‘UN ÖĞÜTLERİ

“Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür de, hiç kimse kendinden başlamayı düşünmez.”

Muhammed her zaman Evangelizmin üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur.
Hiç kimse öfkesini yutmaktan daha güzel bir içki içmemiştir.
Her zaman kalbimizden gelen ve doğru bulduğumuz sese uymalıyız, çünkü o ses hiçbir zaman yalan söylemez.
Bir insanın değeri bayağı kesire benzer: Pay gerçek değerini gösterir, payda kendisini ne zannettiğini. Paydanın değeri arttıkça kesrin değeri azalır.
Kadın, erkeği kılıçsız zapt eder ve ipsiz bağlar.
Kadın öyle bir konudur ki onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.
Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir.
Menfaat karşılığı yapılan iyilik, iyilik değildir. İyilik, sebep ve netice zincirinin dışındadır.
Mutluluğu ihtiraslarda değil kendi yüreğinizde arayın. Mutluluğun kaynağı dışımızda değil içimizdedir.
Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur.
Sakın ahlak kurallarını çiğnemeyin çünkü öcünü çabuk alır.
İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü kimse aklından şikâyetçi değildir.

MEHMED AKİF ERSOY’UN ÖĞÜTLERİ

Amacımıza ulaşmak için lazım olan aktif ve pasif kaynakları önceden tespit edip onları yerinde kullanmalıyız.
Bir şeye ulaşmak isteyen insanoğlu; çabalarken hatalarını ve gerçeklere uygun olmayan bakış açılarını mutlaka yakalayabilecek güce sahip olur.
Hayat; ders alınmak üzere yaşamak zorunda kalınmış bir dersler manzumesinden ibarettir.
İki şey insanı nitelikli yapar: birincisi sevdiğin işi yapacaksın, ikincisi yeteneğini keşfedeceksin. Eğer bu ikisini yapmazsan ömür boyu boşa kürek çekmiş olursun.
Kişiyi yücelten ödül değildir, o ödülü almak için uğraşırken verdiği çabalardır.
Çabalar hiçbir zaman ziyan olmaz. Sabırlı olmak gerekir.
İki şey başarının devamlılığını sağlar: biri ustalardan ustalığı almak, diğeri de insanın kendini yenileyerek değişime ayak uydurmasıdır.
Bilim ve sanatta ilerlemenin, çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın yolu planlı, disiplinli çalışmaktan geçer.
Tarih‘i “tekerrür“ diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?

ALBERT EINSTEIN’IN ÖĞÜTLERİ

Bir ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.
A’yı hayatta başarı olarak tanımlayalım, o zaman A = X + Y + Z’dir; X çalışmaktır, Y oyundur, Z ise çenesini tutmayı bilmektir.
Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen en mükemmel insandır.
Bir kum tanesinin sırrını çözmeyi başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.
Dehanın 10’da 1’i yetenek 10’da 9’u da çalışmaktır.
Dünya, kötülük yapanlar değil; seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
Eğer gerçeği açıklamak istiyorsan, zarafeti terziye bırak.
Gerçeği aramak onu elde etmekten daha kıymetlidir.
Gerçeğin bilgisi deneyle başlar, deneyle biter.
İnsanı ayakta tutan iskelet ve kas sistemi değil, prensipleri ve inançlarıdır.
Ön yargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur.
Sağduyu, on sekizine kadar edindiğimiz ön yargılar toplamıdır.
Sorunlar, onları yaratanların mantığı ile çözümlenemez.
Zorlukların göbeğinde fırsatlar yatıyor.

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN ÖĞÜTLERİ

Kendiniz için değil, bağlı olduğunuz ulus için elbirliği ile çalışınız. Çalışmaların en yükseği budur.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak muallimlerdir.
Dünyanın her yanında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve saygıdeğer insanlarıdır.
Bilgi kuvvettir.
Milletleri muahedelerden (antlaşmalardan) ziyade hisler bağlar.
Halkın sesi, Hakk’ın sesidir.
En iyi kişi, kendinden çok bağlı olduğu toplumu düşünen, kendini onun varlığının ve mutluluğunun korunmasına adayan insandır.
Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin şikârıdır (avıdır).
Ulus; dil, kültür ve ülkü birliği ile birdir.
Özgürlüğün de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası; ulusal egemenliktir.
Başkan olan kimsenin, milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin psikolojisine vakıf olduktan sonra, o milletin meyline tabi olması gerekir.
Barış, ulusları gönenç ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur.
Uygarlık demek bağışlama ve hoşgörü demektir.
Zafer, “zafer benimdir” diyebilenin; muvaffakiyet, “muvaffak olacağım” diye başlayanın ve “muvaffak oldum” diyebilenlerindir.
Gençler, yurdun bütün umut ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve enerjisine bağlanmıştır.
Geçmişe egemen olmayan ulus geleceğe de egemen olamaz.
Ormansız ve ağaçsız toprak, vatan değildir.
Kızlarını okutmayan ulus, çocuklarını manevi öksüzlüğe itmiş demektir.
Ulusun kaynağı, toplumsal yaşamın temeli olan kadın ancak erdemli olursa görevini yerine getirebilir.
Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.
Şuna inanmak gerekir ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.
Bir millet savaş alanlarında ne kadar zafer elde ederse etsin, o zaferin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusu ile mümkündür.
Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür!

ALİ FUAD BAŞGİL’İN ÖĞÜTLERİ

Çalışmak için müsait gün, saat ve yer bekleme. Bil ki her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır ve yeridir.
Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gereken bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine yeter.
Dikkat et: sözlerin ve yazıların kısa, açık ve manalı olsun.
Gök kubbe altında yepyeni hiçbir fikir yoktur. En yeni fikir, eski bir fikrin yeni bir elbise giymişidir.
Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren. İnsan için en faydalı olan kendi ana dilidir.
Dil bilgisi bir gaye değil, bir vasıtadır. Asıl gaye olan, fikir zenginliğidir.
Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur.
Çok konuşma. Yerinde ve özlü konuş. Kıymet ve tesir çok sözde değil, yerinde ve özlü sözdedir.
Dilini tut ve bil ki dil yarası bıçak yarasından daha vahimdir.
Dostluğunu kötü günde göster, ta ki kötü gün dostu bulasın.
Büyüklere hürmet et. Ta ki büyüdüğün zaman sen de küçüklerden hürmet göresin.
Kadınlara hürmet et. Düşün ki kadınlık insanlığın anasıdır.
Ana baba ahı alma. Ana babanın zehrini içen kurtulamaz.
Yaşlıların tecrübesinden faydalan ve tecrübe edilmişi yeniden tecrübeye kalkışma ta ki pişman olmayasın.
Başkasının kanaat ve düşüncesine ve inancına hürmet et. Ta ki başkası da seninkine hürmet etsin.
Kendine yapılmasını istemediğin bir muameleyi başkasına yapma. Ta ki başkası da sana karşı aynı şekilde hareket etmesin.
Kendine iyilik yapılmasını istersen, başkalarına iyilik yap.
Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın kabası, ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır.
Başkalarından gördüğün kötülük, seni iyilik yapmaktan alıkoymasın. İyilik ibadettir, kötülükle hesaplaşmaz.
Alçak gönüllü ol. Mütevazı insan, meyve ağacına benzer. Meyve dalının yere eğilmesi meyvesinin çokluğundandır.
Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol. Korkma, yerde kalmazsın.
Çalış ve daima çalış fakat hırsı bırak. Zira hırs, verimli çalışmanın, sağlık ve saadetin düşmanıdır.

NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN ÖĞÜTLERİ

“Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.”
Arı bal yapar fakat balı izah edemez.
Sabır, çekilen şeyi duymamak değil; ona dayanmayı bilmektir.
İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir.
Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
İslam’da cemiyet, ferdi, yüzüğün taşı tutması gibi her köşesinden sımsıkı kavrar ve onunla kıymetlenir.
Siyasetin bir esasi hedefi yolunda İslam, iki esasi vasıta kullanır: kılıç ve kalem. Kılıç maddeyi, kalem de ruhu fethetmenin bütün vasıta ve aletlerine şamil iki remizdir.