GÜVEN
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yaşam ancak yaşadığımız ortama ve çevremizdekilere güven duyduğumuz bir ortamda gerçekleşebilir. Güven hayatı birbirine bağlayan çimento gibidir. Güven aldığımız nefes, hava kadar önemlidir.
Bieden Kope “güven bir karaca kadar çekingendir, insan onu bir kovdu mu tekrar bulması uzun zamana bağlıdır.“ diyerek güvenli düşünceler ve güvenli davranışlar ortaya koymamızın öneminden söz etmektedir. Güvenli düşünmek için güvenli hareket etmeliyiz. Zihnimizde olumlu düşünceler üretmeliyiz. Kendimize güvenmeliyiz ve doğru olanları yaparak dış dünyaya göstermeliyiz.
Hareket korkunun tedavisidir, olumlu davranışlarda bulunarak insanların da bize güvenmelerini sağlamalıyız. İnsanların birbirlerine benzer tarafları farklı yönlerinden çok daha fazladır, benzerlikleri ortaya çıkararak ortak noktaları artırmalıyız. İnsanlara önyargısız yaklaşmalıyız. Vicdanımıza göre hareket etmeliyiz. Doğru olanı yapmak, bizi başarıya ulaştıracak en kolay yoldur.
Epicuros “güvensizliğin başladığı yerde, dostluk biter.“ demektedir. İnsanlar bizi hayal kırıklığına uğratabilir, sevdiğimiz insanlar bizi aldatabilir ama yine de ümitsizliğe kapılmamalıyız. Hayatımız da güvensizlikler olsa bile insanlara güvenmek için çaba göstermeliyiz.
Biz insanlara anlayış, güleryüz, hoşgörü göstererek adım atmaya çalışalım, mutlaka olumlu geri dönüşler gelecektir. Biz insanlara güvendiğimizde insanlar da bize güvenecektir.
Güven geliştirici davranışlar:
Güvenli düşünceler, güvenli davranışlar üretir. Düzenlenmiş davranışlar duyguları değiştirir. Biri ile tanışırken güvenli davranmalıyız. Karşınızdaki kişilerle sıcak bir şekilde tokalaşmalıyız. İlk beden teması tokalaşmadır, önemsemeliyiz. Sizinle tanıştığımıza memnun oldum diyerek gülümsemeliyiz. İlk izlenimler dört saniyede oluşur, tanışmalarda doğru bir izlenim vermeliyiz.
GÜVEN
Kodak firmasının kurucusu Eastman, basit bir film makinesi ile 1935’li yıllarda Afrika’daki vahşi hayvanların fotoğraflarını çok yakından çeker ve daha sonra bunları evinde yakın dostlarına gösterir.
Hayvanların bu kadar yakından filme alınmış olmasının heyecanıyla içlerinden birisi dayanamaz; “Aziz dostum, bu işi nasıl becerdin?” diye sorar.
O da cevaben; “Yanıma güvendiğim bir avcı aldım. Makinenin 10 metre kadar önüne hayalî bir çizgi çizdim. Avcıya, ben film çekerken herhangi bir hayvan bu çizgiyi geçme teşebbüsünde bulunursa onu derhal vur, dedim.” der.
Dinleyenler şaşırır ve hep bir ağızdan; “insan bu kadar tehlikeli bir işe nasıl teşebbüs edebilir, ya avcı vurmasaydı?” diye sorduklarında;
-“Dostlarım, hayatta başarılı olmak istiyorsanız, birlikte çalıştığınız insanlara güvenmeyi öğrenmelisiniz” diye cevap verir.
MURAT ERTAN
EĞİTİM BİLİM UZMANI
İLETİŞİM UZMANI